22 Kasım 2018 Perşembe

Zannettikleriyle Yaşayanlar

- Yazı hazırlık aşamasında.

4 Haziran 2018 Pazartesi

Şişe cinneti 🍾🦗



"Yeryüzünde ne yazıldıysa insan yazdı,ne söylendiyse insan söyledi."


Benim dışımda hiçbir şey, benim dışımdaki hiçbir bilgiyle, benim için var olamayacak.




















"Düşündeki düğümIeri çözmek sorunIarı çözmekten daha önemlidir."

"Neden buradayız bilmiyorum, ama eğIenmemiz için oImadığı kesin."

"Mantığın tüm önermeleri totolojinin genellemeleridir ve totolojinin tüm genellemeIeri mantığın önermeleridir, bunlardan başka mantıksaI önerme yoktur."

-    What is your aim in Philosophy?
+ "To show the fly the way out of the fly-bottle." (Philosophical Investigations) – Ludwig Wittgenstein


Aslında sinek yalnızca daha büyük bir şişeye girecek. Baş edilmesi daha zor ve hatta imkansız, daha büyük bir şişe. Sınırları belli olmayan, o en büyük şişe.
Bizler birer sineğiz.


Wittgenstein için...

16 Şubat 2018 Cuma

Nerede Hangiyim

Bilinmez gibi görünen sahte sahtelik


Sahte sahte, gizlenmiş gerçektir. Gerçek gözlerimizin önündedir. Tek gerçek, bildiğimiz zaman akışında geleceğin geleceğidir. Başka hiçbir gerçeklik olmamalıdır. Buradaki sahtelik, bilinmez gibi görüşünüdür geleceğin. Gelecek bilinir, o her şeyden çok bilinendir. Gelecek hakkında bilinmesi gereken tek gerçeklik, onun geleceğidir - daima bir şeylere bağlı olarak. 

Buradaki sahtelik ise, öznenin geleceği en bilinmez olan olarak nitelendirip, eylemlerinde sorumluluk almamasıdır. Kader, kısmet, nazar, ve hatta kaza sözcükleri, öznenin çıkarım yapabilen aklına yapılan hakarettir. Zaman ve eylem ilişkisi hiçe sayılır. Neden - sonuç ilişkisi hiçe sayılır. Eylemlerin "kısmet" denerek kaçılan sonuçları, sahteliktir. Gerçeği omuzlanamamaktır. Öznenin en büyük kendini kandırışıdır "kısmet." 

Kaza yoktur, neden-sonucu kurulamamış beklenmedik eylem ve olay vardır.

Gelecek benden bağımsız gibi görünür, fakat zaman ve uzamdır insanın ani ölümü
Bir kaza yalnızca "o zamanda o yerde olmak" tır. Bu bizzat insana bağlıdır.
Özneye bağlı olmayan fakat özneyi etkileyebilen kazadan nasıl söz edilebilir?

Bu satırlar yazılırken veya okunurken binlerce 'kaza' meydana geliyor. Fakat bu yazı rahatlıkla yazılabiliyor. Okuyan gözler rahatlıkla okuyabiliyor. Çünkü zaman ve uzam ilgisizliğidir rahatlık. Bana dokunmayan yılan, benimle eş zaman veya uzamda olmayan yılandan başka bir şey değildir. Kolaya alışmış ezber zihinli özne, aynı zaman ve uzamda olmadığı hiçbir olayı hiçbir şeye yormaz. Bu düşünsel emeğe tenezzül bile etmez..  "Kısmet" ve "nazar" cephanelerini ancak kendine dokunan anlarda savunmak için harcayacaktır.

Zaman ve uzam üzerine tuz tanesi kadar düşünmeyenin zaman ve uzam üzerine en rahat konuşanlar olması da bundandır. Onların cephaneleri hep hazırdır. Silahları ise hep aynıdır. Ancak birbiri ardına kazanılmış hiçbir iki savaş yoktur ki, farklı ve daha üstün silahlar kullanılmamış olsun.
______________________________________

Geçmiş, şimdi, gelecek
Hepsi birbirine dönüşecek


Gelecek geçmişe hükmeder
Geçmiş geleceğe hükmeder
Şimdi, ikisinin kavgasıdır.

Geçmiş, iki kafalı yılandır. Yakın ve uzak geçmiştir başları.
Belki de iki kafalı "bana dokunmayan yılan" dır. Fakat geçmişi, öznenin kendisinden o kadar da bağımsız değildir. Özneyi özne yapan elementlerin başında geçmiş geliyorken üstelik.

Geçmişin bükülmesi, 
Umulmadık anda zihinde beliren acıklı bir "Ne yaptım ben" e bakar
Yılmadan çekiştirir hafızayı ardından, geçmişteki halatlar.

Geçmiş, geçmişi de şekillendirir
Özne geçmişte yaptığı bir hatayı "tam şimdi" aptalca bulabilir. Pişmanlık hissi mumyalar bedenini. Artık pişman bir "şimdi" dir özne. Ve o an hemen geçmişe katılır. Böylelikle az önce, yani pişmanlık duymadan hemen önce gururla hatırladığı o eylemleri, pişmanlık duyduğu andan hemen sonra yeni bir şeye dönüşmüştür artık. Gururlar pişmanlıklardır.
İşte, az önce en yakın geçmişe dönüşmüş olan "en son şimdi", en uzak geçmişleri bile şekillendirmiştir. Geçmiş bu yüzden en çok ve en kolay dönüşendir.


Yakın geçmiş, uzak geçmişe hakim olabilir :
-Dün yaptığım bir şey, bütün geçmişimi yok edebilir.

Uzak geçmiş yakın geçmişe hakim olabilir : 
-Uzun süredir bir özelliğiyle ün yapmış bir kimsenin yakın geçmişte yaptığı bazı şeylere inanmaz bazen insanlar.  
"O yapmaz öyle şey. O yapmamıştır. O değildir." gibi  kabullenemeyişler, uzak geçmişte inşa edilmiş karakterin yakın geçmişi güvenceye almasıdır.

Geçmiş, birikmiş şimdilerdir. Şimdi, gelecekten kucağıma akandır. 
Bu yüzden geçmiş, birikmiş geleceklerdir. Geleceğin geçmiş-leşme anı, bu sebeple işten bile değildir.
Sürekli biriken taze-geçmişlerin oluşturduğu bir çizgidir yaşayış. Her şey geçmişten mi ibarettir?

Aklın mekaniği nerede işler ? Geçmiş mi, şimdi mi, gelecek mi kurar aklı? Her şey iç içeyse, benim bu sıkışmışlık içinde karşılığım nedir? Bir illüzyon denizi haricinde hiçbir karşılık görünmüyor.

Geçmiş, şimdi, gelecek
Hepsi birbirine dönüşecek
________________________________

Her Şey, Her Şey.



Geçmişim geleceğimi belirler.
Bireyin karakteri nöronal sapmalar olmadıkça belirli bir çember içerisinde gidip gelmektedir. Bu çemberin yapılanışı çocukluk ve ondan önce öznenin içerisine fırlatıldığı aile, kültür, toprak, ulus, etnisite, din, dil ve ambianstır.

Gelecek şimdi-mle şekillenir.
"Karar veren ben" hangisidir? O, şimdi-deki öznedir. Geçmişteki özne karar veremez. Fakat şimdi-de karar verecek olan özneyi yapan odur. Nihayetinde daima şimdi-deki karar verir. Yeni şimdi-ler yaratır, dolayısıyla da sonsuz yeni geçmiş-ler.

Şimdi-m geçmişimle oluşur. 
Hemen üstteki "karar veren", kararlarını rastgele vermeyecektir. Onun zihninde gömülü bir geçmiş vardır. Şimdi-nin sarmallarında kıvranan özne, öyle bir karar arafındadır ki bir sonraki adımını çekiştirip duranlardan biri de geçmiştir. Geçmişinden bağımsız kararlar verdiğini sanan ve radikal bir eylem yarattığına inanan insan cüceler adasındaki Gülliver kadar büyük yanılgılar içindedir. Hafıza, yeni bir şey yaptığını sandığı anda içindeki geçmişleri öylesine bir çalkalayıverip yerlerini değiştirmekten öteye gitmemiştir aslında.

Şimdi-m geleceğimin tutsağıdır.* 
Şimdi-m, genel bir uğraş içindedir şekil vermek için inandığı geleceğe. Aslında ufukta duran o sahte gelecek ışığı, zaten ellerimde olmayan her anımı zincirlemiştir. Özne işte bu denli akıl almaz bir işkence görür her koldan. Varlığı zamanın işkenceleri arasında kavrulan "tek" geçimlik bir yoldur.

Gelecek geçmişimi dönüştürür. 
Gerçekleşmesi beklenen bir şey, geçmişi sorgulamaya itebilir özneyi. Hiç yapmadığım, yaptığımdan en çok emin olduğumdan bana.

Geçmiş geçmişi büker. 
(Bkz : yazının girişi.)

Geleceğim, şimdi-m ile kırılabilir. 
Ani bir ölüm şimdiyi ağzına kadar son bir kez doldurur. Gelecekten söz edilemez artık.

Gelecek, geleceği ortadan kaldırır. 
İki seçimli bir yol varken, asla aynı 'eş zamanda' ikisinden de gidilemez. Birinin varlığı ötekini yok kılacaktır. Bunlar öznenin hemen önündeki gelecekteki iki opsiyondur ve hem birbirlerine bağlı, hem tezat içindedirler.


Her şey bu kadar iç içe, ve öznenin sorabildiği en mütevazı soru "Ben kimim?" 


Yazık düşünen varlığa
Yazık asla cevap alamayacak olmasına.
Daha ilk mesafesinde düşünüşünün
Çoktan örülmüş dev acı duvarlarıyla
Yaşayacağı kaçınılmaz çarpışmaya
Ne yazık. 

                                                                     Buranuna






fin.











( *Schopenhauer bu sonsuz çaba ve Budist mutluluğunu özetlemiştir. Aşkın Metafiziği & İnsan Doğası Üzerine)

8 Şubat 2018 Perşembe

Akışkan sözcükler - 5️⃣

 İnsan varlığına ait deneyimli ezilmelerin tespit kağıtlarını astığım paslı panoları tutuşturmak için daha kaç yetersiz yangınla boğuşmam gerekir? Yeterli yangını kaç odun sağlar bu konuda hassas bilgi gerekir.



Hangi yok dibine çökerken vücut verecek toprak, keyifli entrikalar diyarına doğan taze bebeğe? Parmakların derin çöllerde yabancılık çekecek bebek. Ellerin kumları arar senin. Ellerin neyi bulacağını bilmez. Neyi aradığını bile bilmez. Karakterin eline tutuşturulanlardır. Sen hayvanlar arasında en bahtsızı oldun. Sen konuksevmez çöllere doğdun.

Hepimiz teker teker delice savruluruz, bunu sevemeyiz. Savruluşta paniktir esas olan diye inanır korkak. Ensesinde panikten başka bir şey bulamayarak. Rüzgara binmeyi bilmeyendir kendisi. Rüzgara binene nefestir doğadan gelen her esiş oysa ki.

Arakladığımı sanıp mutlu olduğum her uyku, fark ediyorum ki hiç benimsenmemiş. Fırsat ve tilkilik sandığım her çalış,  bitkin bir sona dönüşüyor böylece ve öylece. Bunlar rüzgara binmek şöyle dursun, rüzgarı yutup boğulduğum anlar.

Boğuldum demelerin hepsi hiçbir yere uyamayıştan ibaret. Artık bir yere uyamayacak hale gelmesi zihnin. Sağladığı son uyumları da geri dönüşüme atar hiç olmazsa. Geri dönüşüm, seri ölüşüm. Delirmenin akıntısına gür çağlar. Delirmenin nehrinde de iki kere yıkanılmıyor, Heraklit'e söyleyin haberi olsun. Nehirlere atlayıp durmasın.


Ne çiçek ölür, ne su kurur sevgi sahibi toprakların koynunda. Rızasız varlığım olsa olsa dikenlerin içinde bir pamuk. Bilinçsiz akan bir ezelilik. Öylesine bir orada bulunuş hayat diye ağza tıkılan bu saman. Bildiğimi sandığım her şey, aklımdaki bıçaklı yatağa uzanır benimle birlikte. Gördüklerim bana en ait olmayandır.

Akışkan sözcükler - 4️⃣


Kendine fayda sağlayamayan, bir enayilik çığı altında kalacağını fark ettiğinde, civarda seyretmeye değer güzel bir kaos doğacak. Şimdi milyarlarcamız arasında mırıldanan kaostan daha gerçek, yatağından "Benim de söyleyeceklerim var" demeye doğrulmuş bir kaos. Leziz bir yıkım ; silkinmesi doğanın.

Zaman hep başına buyruk. Köy veya şehir veya kasaba, ölünen yerin neresi olduğu fark etmez tasalanmak artık mümkün olmayınca. Bir kere ölegörsün, "Ben burada ölmek istemiyordum!" diyemez bir insan başkasına. Bir kez ölünsün yeterlidir. Ölündüğünde hepimizin ölü başları aynı bitmişlikle onaylayacak başına buyruk zamanın bu herkes için eşit kuralını. Ölmek yeterlidir. Ölündüğünde, herkes tek efendisi saymış demektir artık, keyfine göre süzülen kum saatlerini.

Ölmeden önce hiç olmazsa biraz "iyi" aramaktır bağrımdaki. Kanıma kodlanmış bir arayış. Sırf ezbere "iyi"ler bile olsa, yeter ki biraz "iyi" bulalım bu ormanda. Çabalar bunun için değil mi? Lakin çok zor bir bilmeme hali bu. Hangi şey hangi şeyle birlikte yan yana iyidir? Bunu hangi 'şey' bilebilir? Daha kendi bütünlüğünden haberi yoktur, "birlikte iyi olan"ı arayanın. Neyi neyle tümleştirir, nasıl bilsin boğazına kadar yarım yamalaklığa bulanmış insan? En azından bir merak ışığı kamaştırsa gözünü, bir rüyaya kapılsa ; bari oyalanışlarla dolu bir rüya yakalasa. Kör olanı daha kör edecek olsa bile, bir avuç merak doğsa alnında. Gel gör ki zor olana sarılmaz hiçbir zaman çoğunluk. Merak etmeyi bile merak etmeyen, miras kalmış yatakların debelenişli uykularında bu sebeple horlar çokyıllardır. O uyuyuş ki, uyku bile dümdüz kalakalmış. Ne rüyalı, ne kabuslu.


Hepsini geride

b
ı
r
a
k
ı
p


en azından şimdi gitsem onunla. En olmadı ölmeden önce bir zaman gerçekleşse bu plan. Dertsizlik doldurup bagajına bir minibüsün, ezgiler tıkıp kulaklarımıza. Bilmediğimiz toprakların üzerinde olabilsem bir zaman aralığında. Böyle ardımda bırakabilirim diye inandım, yaklaşmakta olan ve sürmekte olan ve her an tek gerçek olan kaosu. Kaçılmaz olandan kaçmaya inandım.
Bu şifa yolculuğu olurdu, yaşamayı bir nebze katlanır kılacak tek şey.



fin.

Akışkan sözcükler - 3️⃣

Dünyadan kaçış koridorlarını kontrol altında tutmak için genel denetimler çoktan başlatıldı.

Koridor amirlikleri atamaları, taliplerin ilgili yerlere altın serpmeleri eşliğinde gerçekleştirildi. Böylesine şaplak doluymuş ülkelerin kuruluşlarının geçmişleri. Her türlü orman kanunu ortakmış. Aslında daima geçerli olan tek yasa, orman yasasıymış. Doğanın ellerinden öğreneceğimiz buymuş. Eline alelade derlenmiş ve üzerinde oynanmış destanları alan da bağırırmış etrafa üstelik. En kendinden olmayanı, en kendinden yapmaya.

Bismarck şöyle fısıldadı bir aralar :

"Laws are like sausages. You should never watch them being made."

Akışkan sözcükler - 2️⃣

Nasıl olsa beklenen anlar ulaştığında şu ana, saracak zümrüt yastıkları "çalınacak korkusu". Bir silsileler dalaveresi hiç olmadığı kadar kuşatacak çevreyi.

Belki şimdi ormanlar eksilmiş kuşlarla eriyor olabilir. Fakat her şey devinim halindedir. Büyük silkinmeye dek meydan insanındır. İnsanın zulmü gizlidir. Gizli kalmak güvende kalmaktır. Gün saklanma günüdür. Sürüleri güden bu güdüdür. Kurnazca yalpalayıverelim gizli kalmak uğruna sağa ve sola bu sebeple. Saklanan kişinin kazanan kişi olacağına inancımız, korkumuzdan beslensin, hep olduğu gibi.

O ince şafak doğmadan, ben ölecek miyim bilmiyorum. Deniz bilmiyor dalgalarını nereye vursun. Bulut bilmiyor dumandan nereye kaçsın. (Bulut ve duman farklıdır.) Güneş bilmiyor kimin yüzü değer üzerine doğmaya. Kimse suçlu değil, hayvanız bizler. Öbür adımızdır "En yörüngesizler".

İnsan doğayı kendine borçlu gördü. Taş ve toprak ve su ve gök ve hava, yolları inşa edilmiş sömürgelerdir artık. Su ne güzeldir halbuki. Göl ne değerlidir, insansız göl. Hele ki şimdi : ancak bir elin parmakları kadar sayılı günlerde uğrayabilirken bir göle. Bize "borcu olan" göllere.

Gelmez içimden sunmak şefkatli bakışlar hiç
Artık önü alınamaz imkansızlıktadır çünkü iyi niyetim.

Akışkan sözcükler - 1️⃣

Tutunmayı ilke edinmiş sülüklerin hegemonyası bitecekse ben bu isyanın başı olmaya hazırım. Plajlarda özgürce çırpındıkça bilgeliğim,  bilmediğim gezegenlerden zihinsel siparişler veririm.
Tutunmayı ilke edinmiş sülüklere geçmeli sözüm. Ben ve bana bütünleşik elektronik kuruluşlardan arındığımda. İlkelliğimiz değil miydi, bilinçsiz türümüzü doğanın karşısında direnebilmek adına raks ettiren?

İnsan

Öğrendikleri ve ezberleriyle burada.
“I think... if it is true that there are as many minds as there are heads, then there are as many kinds of love as there are hearts.”
― Leo Tolstoy, Anna Karenina

“The mind is not a vessel to be filled, but a fire to be kindled.”
― Plutarch

“Your mind is working at its best when you're being paranoid. You explore every avenue and possibility of your situation at high speed with total clarity.”
― Banksy

“The face is a picture of the mind with the eyes as its interpreter.”
― Marcus Tullius Cicero

“Biology gives you a brain. Life turns it into a mind.”
― Jeffrey Eugenides