Göklerin ve yıldızların ve siyah boşluğun üzerindeki horoz bana 'sonsuz' akıl bahşetti ve siz temsilciler, konu yaratılış sadakatini soru tezgahına yatırmaya gelince benden aklımı kapatmamı diliyorsunuz. Ancak şalteri yoktur.
Bir şarapnel bombası üretiyorsan, patladığında parçalarının sana isabet etme ihtimalini hesaplarsın. Akıl, oturup kendi kendini bile bir ömür düşlemiştir. Onu boş halde dünyaya fırlatırsan (merhaba, benim adım tabula rasa) içinden neyin çıkacağını kestirmek zorundasın. Etrafa fikirler savuracaktır. Bitmek bilmez bir merak iştahı içinde kalacaktır. Fikirler yeterli zaman sonra silahlara dönüşür : oklar ve mızraklar. Önünde sonunda bu okların müridlerine, mızrakların sana yöneleceğini bilmelisin. Bilmeliydin.
Tanrılar, eğer bana her şeyi, her şekilde kıyasa sokabilecek bir akıl verirseniz, günün birinde bunun hikayelerinizin de sonunu getirebileceğini öngöremediğiniz için sizlere söyleyecek tek bir söz kalmıştır. "Hay aksi..."
İnsan, ürettiği şeylerin yaratabileceği sorunlara karşı tedbir almayı ilke edinmiştir. İnsan, şarapnel bombasından korunabilmiştir. Ancak zihinden saçılan şarapnellerden hiçbir tanrı saklanamadı.