-Zaman nedir?
Şöyle bir yanıt çıkar ağzından :
-Biliyorum, fakat siz sorunca bilmiyorum.
Hemen önümde bir elma duruyor. Elma'ya "elma" derim. Sonra elma çürür. Yeni bir elmaya "elma" derim; sonra da bir başkasına. Dünyadaki tüm elmalara "elma" derim. Sonra bir gün bir şey olur. Elmaları ortadan kaldıran bir şey. Bir anda tüm elmalar çürüse, elma ağaçları kurusa ve başka hiçbir elma büyümese, hala zihnimde bir "elma" olacaktır.
Tüm gerçek elmalar çürüdükten sonra zihnimde kalan elma, farklı bir "elma"dır. Tanık olduğum somut elmalı gerçekliğin son elması da yitip gitmiştir.
Tüm elmalarımız çürüdükten sonraki elmasız evrende, bu meyve bir sonraki kuşak için bir masaldan ileri gidemeyecektir. Bir zamanlar dünyanın dört bir yanındaki lezzetli meyve, artık kulaktan kulağa aktarılan bir hikayedir. Elma zamanın kayığına bırakılmıştır. Rengi, şekli, tadı, bu kayık seyrettikçe sonsuza dek değişecektir. Onu hatırlayanlar, bilakis onun unutulmasına yol açan tek neden olacaklardır artık.Nehir kayığı ittirir. Elma büyür, destanlaşır. Kutsallaşır elma. En büyük amaçlara giden yolların, çekilmeye değer çilesi halini bile alır. Her amacın ortasına yerleştirilebilir. Her inancın nesnesi olabilir. Her aşkın sebebi, her arayışın gizli anahtarı, her bulantının ilacı oluvermiştir elma. Bir tane elma. Sonsuz tane elma.
Elimdeki elma, zihnimdeki elma. İnsanlık tarihi boyunca bir daha asla tekrar şahit olunamayacak, anlaşılamayacak
bir
tek
küçük
elma.